Kayıtlar

2009 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Drakula

DRAKULA Bram Stoker Bram Stoker'ın anıtsal eserinin yanı sıra,19.yy.'da vampirler hakkında yazılmış başka eserlerde vardır.1819 yılında Dr. John Polidori "Vampyre"'indeki kahraman/suçlu vampir Lord Ruthven karakterini ünlü şair Lord Byron'un etkisi altında kalarak yaratmıştır. Polidori, temelinde Lord Byron'dan aldığı önerilerle bir vampirin ürkütücü hikayesini ortaya çıkarttı. Bazı insanlar bu hikayeyi aslında Lord Byron'un yazdığını düşünseler de, durum böyle değildir. Hikayenin yazarı Polidori'dir. Mary Shelley'in yazdığı "Frankenstein"adlı eseri ise,o dönemin rekabet halindeki aynı tür vampir hikayelerinin dışında yer almaktadır. Daha sonra 1872'de Stoker'ın İrlandalı bi yurttaşı olan Joseph Sheridan Le Fanu tarafından "Carmilla" yazılmıştır. Bu eserin Stoker'ın çalışmasını etkilediğine şüphe yoktur.Yine de La Fanu'nun eserindeki vampir dişiydi. Biraz daha geriye bakacak olursak 1847'de yazılmı

Kan Emici Kontes

KAN EMİCİ KONTES Vampir miti,"Blood Countess" olayı gibi birkaç olağandışı bilgiden yola çıkılarak ,tarihsel bir olgu gibi gösterilebilir. 16. yy Macar Kontesi Elizabeth Bathory'nin yaptıkları ,korku hikayelerine rakip olacak cinstendi. Bazıları O'nun şeytandan daha kötü olduğunu söyleseler de ,işlediği suçlar "kötü" kavramının çok ötesindeydi.Bram Stroker, vampirler hakkındaki romanının araştırmasını yaptığı sıralarda Sabine Baring -Gould'un "The Book Of Werewolves " adlı kitabına rastladı.Bu çalışmada "Blood Countess" denilen merhametsiz bir kadının yaptıkları anlatılıyordu.Görünüşe bakılırsa bu hikaye Stroker'ın Kont Drakula'yı yaratmasında esin kaynağı olmuştur. Gerçekte Elizabeth'in kuzeni Stephan Bathory bir gün Transilvanya'da bir prens olacaktı. Elizabeth iyi eğitim görmüş,akıllı bir kadın olmasına rağmen çok acımasız ve zalim bir kişiliğe sahipti. Anlaşılan kocasının ölümünden sonra ortaya çıkan ölüm ko

Vampirler...Romantik Şeytan

Romantik Şeytan New Orleans’lı 19. yy’ın ünlü Voodoo kraliçesi Marie Laveau bir keresinde kendisinin vampir olduğunu söylemişti, değildi ama 1800’lerin sonunda, New Orleans’ta tanınmış yazar Lafcadio Hearn Laveau’nun vampir olduğunu düşüncesine katılmıştı. — en azından böyle tahmin ediyordu. Muhtemelen Hearn bir zamanlar yaşamış olan Laveau ‘un kızıyla konuşuyordu ve kızının ismi de Marie’ydi. Hem sonra Bay Hearn bir romantikti .Yunanistan’da doğmuş ve aşina olduğu Voodoo topluluğunun bulunduğu New Orleans’da gazeteci yazar olarak ün yapmıştı. Daha sonra egzotik Japonya’ya gidip evlenerek oraya yerleşmişti. Lafcadio Hearn emin olmak için vahşi tarafta yürüdü ama Marie Laveau hakkında ileri sürdüğü iddia tamamen inanılmaz değildi. 19. yy. New Orleans büyücülüğünde horoz kanının çıkarılıp içildiği söylenmiş ve aslı olmayan vahşi hikayelerle, büyü dinine inananların, çocukları kazanlar içinde pişirip yedikleri söylentisi yayılmıştır. Bunlar gerçek olmamasına rağmen bazı insanlar “B

Vampirler Ve Cehalet Çağı

VAMPİRLER VE CEHALET ÇAĞI Vampir efsanesi her zaman doğal bir fenomen olarak açıklanmıştır, diğer bir şekilde bu durum ilkel ve ilmi bilgiden yoksun insanlara açıklanamazdı. Belki de en hayret verici inanç Orta Çağ Avrupası’nda bir çok insanın ölümüne sebebiyet veren “Black Death”(Kara Ölüm) denilen hastalığın aslında vampirlerin işi olduğuna inanılmasıdır. “Black Death” bildiğimiz kadarıyla pireler ve farelerden yayılan bir çeşit vebaydı ve 1300’lü yıllarda Avrupa nüfusunun neredeyse 1/3’ünün ölmesine neden olmuştu.O zamanın insanları nasıl olduysa bu ölümlerden bir çoğunu vampirlerin yaptığı fikrinde birleşiyorlardı. Belki de vebanın vampirlerden yayıldığını düşünmüş olabilirler. Bazı durumlarda ise ölen bir akrabanın geri dönüp bir kurban aldığına inanılırdı (aslında vebadan ölen bir kurban). Bir diğer şekilde ölü bir düşmanın vampire dönüşmüş halde geri dönüp birilerini öldürebileceğine de inanılırdı. Bu yüzden bir çok mezar kazılmış ve vampir olduğundan şüphelenilen insanları

Tarihteki Vampirler

TARİHTEKİ VAMPİRLER Vampirler ne zaman başladı? Diğer bir çok efsane gibi başlangıç tarihi tam olarak bilinmiyor;ama vampir hikayesinin kanıtı Mezopotamya’daki Tigris (Dicle) ve Euphrates (Fırat) nehirlerinin yakınındaki Kildani’de, kil yada taş tabletlerin üzerine yazılmış Asur yazıtlarında bulunmuş olabilir. Kildaniler diyarına, İncil’de geçen Abraham'ın asıl evi olan "Ur of the Chaldeans" da denir. "Lilith", İbranilerin kutsal kitabında geçen muhtemel vampirlerden biridir ve kitapta tasvir edilmiştir.İsaiah'ın kitabında geçiyor olsa bile Lilith'in kökleri daha çok Babillilerin "demonolojisine" benzer.Lilith geceleri bir baykuş görüntüsüne bürünerek dolaşan bir canavardı.Avlanmak için yeni doğmuş çocukları ve hamile kadınları arardı. Lilith, geleneğe uygun olarak Adem'in,"Adem ve Havva" olmadan önceki karısıydı, ama daha sonra şeytanın tarafına geçti çünkü Adem'e itaat etmeyi reddetti.Bir takım olağandışı tutkuları vard

Vampir...Kan Yaşamdır...

KAN YAŞAMDIR Vampirleri nasıl açıklayabiliriz? Efsane mi yoksa sadece bir söylence mi, bir romantiğin veya gotik yazarların yazdığı bir hikaye mi?Ya da vampirler gerçek mi? Vampirlerin kökeni hakkındaki genel kanı çoğunlukla ,1931 yapımı klasiklerden biri olan ve Bela Lugosi'nin oynadığı "Dracula" filmiyle ortaya çıktığıdır. Kafamızdaki vampir imajı her zaman kültürlü bir Avrupalıdır, soylu sınıfın yaratığıdır,büyük ve kasvetli bir şatoda yaşar ve görkemli eşyalara sahiptir.Ama asla şarap içmez. Değişik bir damak zevki vardır ve bu da bizi ondan ayıran şeydir. Kan! Vampir kendisi sahip olmadığı için yaşayan bir canlıdan taze kan içmek zorundadır. Son yıllarda Vampir kavramı Amerika'ya kadar yayılmıştır. Özellikle New Orleans çoğu zaman bu nedenden dolayı Amerikalıdan çok Avrupalı gibi görülebilmektedir. Anne Rice'ın Lestat'ı ve diğer filmlerdeki vampirler yada vampirle Görüşmenin verdiği vampirler hakkındaki bilgiler Kont Dracula'dan farklı değildir.

Dünyanın İlk Aşk Şiiri

Resim
Dünyanın (bilinen) ilk aşk şiiri, İstanbul Arkeoloji Müzesinde sergilenen,1889′da Bağdat’ın 150 km uzağındaki Sümer kenti Nippur’da bulunmuş 4 bin yıllık bir tablet üzerindeki şiirdir. ABD’li Sümerolog Samuel Noah Kramer’in çevirdiği tableti, Türkiyenin ilk Sümeroloğu Muazzez İlmiye Çığ Türkçeye çevirmiştir.  Sümer inancına göre, toprağın bereketini ve verimli olmasını sağlamak amacıyla, Kral’ın yılda bir kez Bereket ve Aşk Tanrıçası Ellil yerine bir rahibe ile evlenmesi kutsal bir görevdi. Bu şiir büyük bir olasılıkla Kral Şusin için seçilmiş bir gelin tarafından yeni yıl bayramını kutlama töreninde söylenmek üzere kaleme alınmıştı ve ziyafetlerde, şölenlerde müzik , şarkı ve dans eşliğinde söyleniyordu. Damadım, kalb imin sevgilisi. Güzelliğin büyüktür baldan tatlı. Aslan, kalbimin kıymetlisi Güzelliğin büyüktür baldan tatlı. Benim değerli okşayışlarım baldan tatlıdır. Yatak odasında bal doludur. Güzelliğinle zevklenelim. Aslan seni okşayayım. Benim değerli okşayı

Mısırda Firavun Yönetimi

Eski Mısır medeniyeti, aynı tarihlerde Mezopotamya'da kurulmuş şehir devletleriyle birlikte, tarihin en eski uygarlıklarından biridir. Mısır, döneminin en organize sosyal ve siyasi düzenine sahip devleti olarak bilinir. M.Ö. 3000'ler civarında yazıyı bulup kullanmaları, Nil nehrinden faydalanmaları, ülkenin çevresinin çöllerle kaplı olması ve doğal yapısı sayesinde dışarıdan gelebilecek saldırılara karşı korunmuş olması, Mısırlıların sahip oldukları medeniyetin ilerlemesine büyük katkıda bulunmuştur. Ancak bu uygarlık, Kuran'da inkar sisteminin en açık ve net tarif edildiği "Firavun yönetiminin" geçerli olduğu bir medeniyettir. Bu toplumun insanları Allah'a karşı büyüklük taslamışlar, hak dini inkar etmişlerdir. Sahip oldukları ileri medeniyetleri, sosyal ve siyasal düzenleri, askeri başarıları onları helak olmaktan kurtaramamıştır. Mısır tarihinin en önemli olayları ise, İsrailoğulları'nın bu ülkedeki varlıklarıyla ilgili olarak gelişmiştir. İsrail, Hz

Eski Mısır'da Tapınakların ve Mezarların Muhafızı Sfenks

Sfenks, bazen koçbaşlı ve kanatsız olsa da genellikle kadın başlı, aslan gövdeli ve kartal kanatlı, tapınak ve mezar koruyucu mitolojik bir yaratıktır. Adı, bağlamak, sıkmak ve boğmak anlamındaki ‘sphingein’den gelir ki bu tanımları Yunan mitolojisindeki efsanesiyle yakınlık gösterir. Yunan mitolojisinde aşık ama öldürücü, yok edici, yıkıcı ve kötü şans getiricidir. Hades’in uyutucu demonlarından biri olan sfenksten en erken olarak Hesiodos’un Theogania’sında söz edilir. Bazen Ekhidna ve Orthus’un çocuğu olduğu söylenmesine rağmen asıl babası Typhon’dur. Başka bir efsanede Thebai kralının kızı olduğu ifade edilir. Hesiodos sfenksin annesinin ağzından ateş fışkırtan, üç kafalı canavar Khimaria olabileceğini belirtir. Sfenksin Oeidipus’la olan efsanesi en yaygın ve en bilinendir. Bu efsaneye göre sfenks, Hera ya da intikam için Ares tarafından halkına kızgın olduğu Thebai’ye gönderilir. Halk, kentin girişinde bir dağda kayalık üzerinde bekleyip gelen geçenlere Musalardan öğrendiği bilm

Roma Mitolojisi Ve Tanrıları

Eski Romalılar ilk önce Predeist bir çağ yaşamışlar. Bu çağda Romalılar hiç bir Tanrıya tapmamışlar. Buna rağmen iyilik ve kötülük anlayışına sahiplermiş ve büyü ile uğraşırlarmış. Zamanla inançlarında ölümsüzler Lar'lar ile Penat'lar ortaya çıkmıştır. Her Roma ailesinin bir Lar'ı, birkaç tane de Penat'ı vardı; bu Tanrılar, yalnız o ailenin olur, kendilerine tapınaklarda tapılınamazdı. Bütün şehri koruyan Larlar ile Penatlar da bulunurdu ayrıca. Artan savaşlar, ulusların kaynaşması ile birlikte Tanrı inancı Roma'ya da gelmiş. Böylece Yunanların Olimpos Tanrılarını Romalılar da kabul etmiş, yalnız adlarını değiştirmişler. Jupiter (Zeus), Neptunus (Poseidon), Vesta (Hestia), Iuno (Hera), Mars (Ares), Vulcanus (Hephaistos), Minerva (Athena), Venus (Aphrodite), Mercurius (Hermes), Diana (Artemis) isimleri verdikleri Tanrılara inanmışlar. Hades'e Pluton, Dionysos'a Bakkhos demişler, Apollon adını değiştirmemiş olduğu gibi kullanmışlar. Abeona - Roma mitolojisin

Aborjinler

Aborijin, Avustralya kıtası yerlilerine verilen addır. Avustralya Yerlileri ifadesi de kullanılmaktadır. Kelime Latince kökenden, başlangıçtan gelen anlamında "ab origine" ifadesinden tüm yerli toplulukları tanımlamak için türetilmiş olmasına karşın, 17.yüzyıldan itibaren özelde Avustralya yerlilerini genelde de yerli hakları için kullanılmıştır. Aborijinler ifadesi genel olarak tüm bir Avustralya, Tazmanya ve çevre adalarda yaşayan yerlileri tanımlamakta kullanılmakla birlikte, bu isimlendirmenin dil ve yaşayış biçimi olarak ortak noktalarıyla birlikte farklılıklar da taşıyan geleneksel toplulukları işaret ettiği de unutulmamalıdır. Yerli kabilelerden bazıları, New South Wales ve Viktorya'da Koori, Queensland'da Murri, Güney Avustralya'da Noongar, Merkezi Batı Avustralya'da Yamatji, Güneybatı Avustralya'da Nunga, Kuzey Avusturya'da ve Kuzey bölgelerine komşu bölgelerde Anangu, Orta Kuzey bölgede Yapa, Doğu Arnhem topraklarında Yolngu ve Tazmanya'

Aborjin Mitolojisi

Avustralya Aborjin kültürü pek çok bakımdan doğaya dayalıdır. Mitolojik kahramanların çoğu hayvanlardır. Ortak mitolojik temalardan biri Düşzamanı'dır (Dreamtime). Figürler ve Unsurlar Alchera (mit) Alcheringa - Aborjinlerin Düşzamanı için kullandıkları terim Altjira - Aranda kabilesi Gök tanrısı. Anjea - Bolluk tanrıçası Bagadjimbiri - iki kardeş ve yaratışı tanrı Bahloo - Ay tanrıçası Baiame - Kamilaroi kabilesinin atası ve yönetici tanrısı Bamapana - Murngin halkının hilekar kahramanı Banaitja - Yaratıcı tanrı Beralku - Ölüler adası Bobbi-Bobbi - Semada yaşayan Gökkuşağı Yılanı'na benzer dev yılan Brolga Bunbulama - yağmur tanrıçası Bunjil - Kulin halkının yüce tanrısı bazen bir kartal olarak tezahür eder. Bunyip - a mythical creature said to lurk in billabongs. Daramulum - Wiradhuri ve Kamilaroi halkının gök ve hava tanrısı, şamanların yönetici tanrısı ve aysal (lunar) uluhiyet Dhakhan - Kabi halkının atası tanrı Dilga - bolluk ve yetişme tanrıçası Djan

Mısır Tanrıları

Ailuros - Antik Mısır'da kedi tanrıça. Bastet olarak da biliniyordu. Uzunca bir süre Mısır'da bir kediye zarar vermek kanuna aykırıydı ve bu suçun cezası ölümdü. Bastet İsis'in ve Ra'nın kızıydı. Başta cinsellik ve doğurganlık Tanrıçasıyken, ölüleri koruma, ölenlerin başarılı yada başarısız olduklarına karar verme, yağmur yağdırma, hastalara, özellikle de çocuklara iyileşmeleri için yardım etme özelliklerine ek olarak güneş, ay, analık ve aşk Tanrıçası haline de geldi. Aker - Güneşi ayarlamak ve yükseltmekten sorumlu Tanrı. Akeru - Aker'in yardımcılığını yapan Tanrılar Grubuna verilen genel ad. Amathaunta - Mısır mitolojisine göre, Deniz Tanrıçası. Am-heh - Mısır mitolojisinde karma Tanry. Yeraltı Dünyasının Tanrısı. Ammut - Ölümsüz yasama layık olmayanın kalbini yiyen canavar. Amon - Hermopolis rahiplerine göre Yaratıcı Tanrı. Amon-Ra - Amon'in rahipleri tarafından karma birleşik Tanrı. Amon-Ra bir Boğa olarak resmedilirdi. Amset - Horus'un oğlu. Öl

Yüzme yarışları niçin dört ayrı stilde yapılıyor?

Yüzme yarışları niçin dört ayrı stilde yapılıyor? Yüzme yarışları serbest (kravl), kelebek, kurbağalama ve sırtüstü olmak üzere dört ayrı kategoride yapılır. Ancak 'kelebek' gibi her insanın kolay kolay yüzemeyeceği bir sitilin niçin yarışmalara alındığı pek bilinmez. Aslında bütün stillerin orijini kurbağalamadın Uluslararası yüzme federasyonu kurulmadan önce başka ilginç kategoriler de vardı. Örneğin 1900 yılında Fransa'da Sen nehrinde yapılan 200 metre engelli yarışında, yüzücüler sudaki direklere çıkıyor, sandalların altlarından geçiyorlardı. Bilinen en eski yüzüş şekli kurbağalamadım Az enerji harcanması nedeni ile bu stil suda hayat kurtarmada ve keyif için yüzmede de kullanılır. İki kolun ileri uzatılıp, suyun ellerle iki yandan geri çekilmesi, bu arada bacakların da senkronize hareket etmesi, kurbağaların yüzüşüne benzediğinden bu adı almıştır. İlk zamanlarda kulaç tamamlandığında, nefes de kol hareketi başlamadan önce alındığı için, bu arada hız

Ayların günleri niçin 28, 30, 31 gibi farklı ?

Ayların günleri niçin 28, 30, 31 gibi farklı ? Romalılar milattan 758 yıl önce 10 aylık takvim uygulamasına başladılar. Bu ilk orijinal Roma takviminde aylar, gündüz ve gecenin eşit olduğu, binlerce yıldır hayatın başlangıç zamanı olarak kabul edilen Mart ayından başlamak üzere, Martius (Mart), Aprilis (Nisan), Maius (Mayıs), Junius (Haziran), Quintilis (Temmuz), Sextilis (Ağustos), September (Eylül), October (Ekim), November (Kasım) ve December (Aralık) idi. Bu ay adlarından Quintilis'den (Temmuz), December'a (Aralık) kadar olanlar, 5, 6, 7, 8, 9 ve 10 rakamlarının Roma'lılarca telaffuz ediliş şekliydi yani, Mart başlangıçlı takvime göre bu aylar yılın 5'inci, 6'ncı, 7'nci, 8'inci, 9'uncu, ve 10'uncu aylarıydılar. Bu 10 aylık takvim geride hesaba katılmamış daha 60 gün bırakıyordu. Yedek olarak bırakılan bu 60 gün sorun yaratınca, Janarius (Ocak) ve Februarius (Şubat) adları ile iki ay daha eklenerek takvim tamamlandı. Yani yılın

Niçin müzikten hoşlanıyoruz ?

Müzik nedir? Düz biçimde konuşarak söylenebilecek bir şeyin değişik ses dalgaları ile söylenmesinden niçin hoşlanırız? Müzik niçin keyif veya tam aksi hüzün duygusu verebiliyor? Müzik aslında ses dalgalarının, belirli kurallar içinde bir düzene sokulmasıdır. Bilindiği gibi, ses dalgalar halinde yayılır. Bir saniye içindeki dalga sayısı sesin karakterini tespit eder. Saniyede 260 dalga yapan, yani titreşen ses 'Do' notasıdır. Bu şekilde 7 temel nota oluşur. Do-Re-Mi-Fa-Sol-La-Si. Son notadan sonra, Do'nun titreşim sayısının bir katı kadar titreşimde daha ince bir Do gelir ki, bu iki Do arasına bir oktav denir. İşte bu oktav, gam, akort denilen matematiksel diziler, bir çeşit dizilerek müzik oluşturulur. Ancak tüm bunlar bize, bu matematiksel diziden bihaber, Afrika yerlilerinin, dağ başındaki çobanın enfes müziğini açıklayamaz. Aslında kültürün müzik ve bundan alınan zevk üzerinde doğrudan ilgisi vardır. Doğu müziğinde yukarıda belirtilen matematik dizile

Ebiyonitler

Yahudi asıllı ilk Hıristiyanlardan bir cemaatin üyeleridir. Ebiyonit kelimesi İbranice “yoksul, fakir” anlamındadır.Bundan dolayı düşmanları “fakirler – yoksullar” (Ebiyonit) kelimesini onları küçümsemek için kullanırlar. Onlar ise, Ebiyonitliği (fakirliği) ,İsa’nın “Dağdaki Vaazı”ında (İncil; Matta 5:1-11) bahsettiği o içerikte ve “ruhta fakir olanlar” manasında almaktadırlar İsa mesih'in Kardeşi Yakobus Bunlar İsa’nın Tanrılığını reddederler, sünnet olurlar. Reisleri olarak İsa’nın kardeşi Yakobus’u kabul ederler. Yahudi ayin ve ibadetlerini yerine getirirler. Pazarı kabul etmekle beraber Şabbat’a (Cumartesi) uyarlar. İsa’yı son Yahudi peygamberi olarak tanır fakat, Mesih olduğunu kabulde tereddüt ederler. Pavlus’u samimi bir Hıristiyan görmez ve onu dönme (içi başka dışı başka) sayarlar. Pavlus’tan önce “komünyon” ayininin hatıra olarak kutlandığı ve Hz. İsa’nın “kan Kadehi” yarine su kadehini koyduğunu savunurlar. Ekmek – Şarap ayinindeki “ekmek ve şarab”ın Hz. İsa’nın “eti

Eski Mısır Mabetleri

Eski Kralligin hükümdarları Mısır’ın hemen her yerine mabetler insa ettirmislerdir. En orijinal örneklerden biri Güneş Tanrısı “Ra”ya özel olarak yapılan mabettir. Büyüklügü ve şekli hakkinda bir fikir edinmek için, bunlardan Abusir’de meydana çikarilan 5.sülale zamaninda insa edilmis olani hakkindaki bilgiler daha nettir. 100 metreden fazla uzunlukta, 80 metre genislikte, sur ile çevrilmis bir saha içinde, 38 metre yanları ve 20 metre yükşekliginde bir kare mezar üzerinde kalin dikli bir tas bulunmaktadir.bu anit bütün mabede hakimdir. Asil Güneş Tanrısıni temsil eden sembol budur. Kaidenin önünde kurban kesmeye mahsus mezbaha bulunuyor. Sur disinda, çölün ortasinda 28 metre uzunlugunda pismis topraktan kayik, Güneşin gece yolculugu için hazirlanmis durumdadir. 5. sülalenin hemen hemen bütün hükümdarları, bu türlü Güneş mabetlerini ehramların yani basina yaptirmislardir. Bunlardan bes tanesinin adi bilinmektedir. Harabe kalintilarından en iyi belli olani, Abusir mabedidir. Helio

Gözlüğün Tarihçesi

Şüphesiz tarih boyunca tüm insanlarda görme kusuru olmuştur. 13. Yüzyılda gözlük ortaya çıkıncaya kadar gerek doğuştan gerekse sonradan göz bozukluğu olan insanlar, ömürlerini böyle geçirmeye, iş yapamamaya hatta evden dışarı çıkamamaya mahkumdular. Aslında gözlüğün ana malzemesi olan camın tarihi 4 500 yıl evveline kadar gidiyor. Antik dünya insanlarının optik hakkında bilgileri olduğu, camın belirli bir formunun cisimleri büyüttüğünü fark ettikleri biliniyor. Halta milattan önce l000 yıllarına ait, büyüteç olarak kullanılmış cam örneklerine Girit'teki kazılarda rastlanılmıştır. Ne var ki büyütecin cam haline gelmesi çok zaman aldı. Gözlüğü ilk bulan kişinin kim olduğu bilinmiyor. İnsanlık tarihinin büyük teşekkür borçlu olduğu, bu parlak buluşu gerçekleştiren kişinin kim olduğu bütün araştırmalara rağmen hala sırrını koruyor. Bu kişinin 1250 veya 1280 yıllarında Venedik'te yaşamış olması büyük bir olasılık, çünkü 13. Yüzyılda, Ortaçağda Venedik, İtalya'da cam üretimiy

Daktilo ve icadı

Daktilo, bir klavye aracılığıyla harekete getirilen harfleri mürekkepli bir sistem yardımıyla kağıda basarak yazı yazan makine. İlk yapılışı 1829′da Teroitli William Austin Burt tarafından gerçekleştirildi. Tipograf adı verilen bu makine elden daha yavaş yazıyordu. Bundan sonraki denemeler pek başarılı olamadı. Aradan 40 yıl geçtikten sonra Sholes 1868′de ilk pratik daktiloyu yaptı. Remington’un 1878′de yaptığı daktilo ise bir dikiş makinesinın üzerine yerleştirilmişti. Şaryo dikiş makinesinin pedalına benzeyen bir pedalla döndürülüyordu. Makine ise silik ve büyük harf yazabiliyordu. Bu mahsurlarının yanında büyük ve pahalı olması piyasaya sürülmesine engel oldu. Remington, Royal Smith gibi Amerikan firmaları yanında İtalyan Underwood-Olivetti, Alman Olympia, Adler ve Triumph ve İsveç Facit firmaları da daktiloların yapımında görülen çeşitli kusurları yavaş yavaş düzelterek bugün kullanılan daktiloya benzeyen makineler yaptılar. Sholes’in yaptığı makineyı inceleyen Thomas Edison, el